Gecmis - Gelecek

Paylasmak Guzeldir

Monday, November 06, 2006

Ermeni Lejyonu

Ne zaman Ermenilerden söz açılsa yalnızca masum halktan bahsediliyor. Sonucunda suçsuz insanların zarar görmesine yol açacağını bile bile silaha sarılan, hatta kendi insanlarının zarar görmelerini sağlayarak bunlar üzerinden propaganda yürüten silahlı Ermeni çetelerinden, Taşnak örgütünden ASALA’ya uzanan bağlantılardan söz eden dostumuz nedense pek çıkmıyor. Tarihten ihtiyaca göre seçilen olaylar, bir toplumu topyekün suçlu ya da masum ilan etmek için kullanılabiliyor. Çifte standartlar, tarihin selektif verilişi, aslında hep bildiğimiz, ancak artık geçmişte kaldığını zannettiğimiz konular. Artık eskilerde kaldığı için unutulmaya başlayan bir girişimi araştırmalarım sırasında tekrar karşımda buldum. Ermenileri Türklere karşı silahlandıranların bunu yalnız terör örgütlerini gizli gizli destekleyerek değil, yeri geldiğinde açıktan açığa yapmaktan da çekinmediklerini gösteren bir örnek olarak ilginizi çekeceğini düşünüyorum. Bu oluşumun arkasındaki ülke eminim sizi şaşırtmayacaktır.


Fransız Ermeni Lejyonu



Ermeni Lejyonu I. Dünya Savaşı sırasında Fransız Ordusu içinde bir birlik olarak kuruldu. Osmanlı İmparatorluğuna karşı Ermeni çeteleri ile birlikte çarpıştılar. Orijinal adları “La Légion d'Orient” yani Doğu Lejyonu idi.(1) 1 Şubat 1919”da "La Légion Arménienne" Ermeni Lejyonu olarak değiştirildi.
Ermeni Lejyonu, 15 Kasım 1916’da Fransız Savaş Bakanı General Roques ve Donanma Bakanı General Lacaze tarafından Paris”te imzalanan bir kararla kuruldu. Lejyonun Kıbrıs’ta konuşlandırılması, Osmanlı vatandaşı Ermeni ve Suriyeli gönüllülerden oluşması planlanmıştı. Lejyona Fransız subaylar komuta edecekti, Gönüllüler yerel Ermeni komiteleri tarafından toplanacak, eğitilmek üzere ve Fransa’ya, Bordeaux ve Marseille’e gönderilecekti. Komitelerin masrafları Fransa tarafından karşılanacaktı. Lejyon Fransız Savaş Bakanlığının sorumluluğu altında faaliyet gösterecek ve katılanlara Fransız askerlerine eş şartlar sağlanacaktı. Lejyona Suriye’de karargah kurmuş olan Fransız donanmasının savaş bütçesinden 10.000 Frank tahsisat ayrıldı ve oluşturulan birlikler Klikya, bugünkü adıyla Çukurova bölgesine sevkedildi. (2)

Paris Barış Konferansı'ndaki Ermeni heyeti başkanı Bogos Nubar Paşa’nın girişimleriyle tamamına yakını Ermenilerden oluşturulan lejyon, 1916 da Kahire’ye yerleştirildi. (3)

Burada Bogos Nubar Paşa ile ilgili bir parantez açmak gerekebilir; Mısır Ermenilerinden Bogos Nubar, Mısır'da vezirlik payesine sahip Nubar Paşa’nın (1824-1899) oğludur. 1851’de İstanbul’da doğmuş, İsviçre ve Fransa’da tarım ve mühendislik okumuş, Mısır’da demiryolları müdürlüğü yapmış, Sudan sulama projesini yürütmüş, şirket yöneticiliği ve bankerlik yapmıştır. Babası gibi o da Mısır Hidivinden paşalık ünvanı almıştır. I. Dünya Savaşını izleyen dönemde Ermeni toplumunun Avrupa’daki temsilciliğini yapmış, 1930’da Paris’te ölmüştür. (4, 5)

Bogos Nubar Paşa ile Fransız askeri ve siyasi yetkilileri arasında varılan anlaşmaya göre lejyon Klikya bölgesinde Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğundan bağımsızlıklarını kazanmalarına katkıda bulunacak, ileride kurulacak Ermeni ordusunun da çekirdeğini oluşturacaktı. Kuruluşunda 800’er kişilik 6 müfrezeden oluşan lejyonun komutası General Edmund Allenby’e verildi.

Lejyon Kıbrıs’ta eğitildikten sonra ilk olarak Filistin cephesinde Osmanlı ve Alman ordularına karşı savaşan Fransız ve İngiliz birliklerine yardım için görevlendirildi. Daha sonra da, önceden kararlaştırıldığı üzere Anadolu’ya sevkedildi.(6) Adana ve Mersin civarında etkili olan lejyonun verdiği destekle Ermeniler 1919 yılında bağımsız Klikya devletini kurduklarını ilan ettiler. Fransızlar 1920 yılında Türkiye’nin bölgedeki egemenliğini tanıyıp Ermeni Lejyonunu dağıtınca bu girişim de ortadan kalktı. (7, 8)






(1) http://www.hairenik.com/armenianweekly/may_2003/history003.html
(2) http://www.haydjampa.org/Dossiers/HayLegion/p2.htm
(3) Richard G. Hovannisian, Armenia on the Road to Independence,' 1967
(4) http://www.osmanli.org.tr/yazi.php?bolum=4&id=256
(5) http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi38/142.htm
(6) http://legionarmenian.free.fr
(7) http://www.hairenik.com/armenianweekly/august_september/history002.html
(8) http://tekeyan.kronotech.com/Cilicia/homeland.htm

3 Comments:

  • At 2:56 PM, Anonymous Anonymous said…

    Eline sağlık Cenk,iyi bir araştırma olmuş.
    Ne zaman bir azınlık Osmanlı İmp./Türkiye'den ayrılmaya kalksa, Fransa'nın canla başla -o dönemin koşullarına göre hangi yol mübahsa o yolla- elinden geleni yapması, pek de "demokrasi aşkıyla" açıklanabilir görünmüyor nedense!!! Nasıl bir tutkuymuş ki bu sömürgecilik bitmek bilmiyor, nesilden nesile akıyor. Fransa'nın kişi başına GSMH'sı, bizimkinin 7 katı... Gel de inan hala böl/parçala/yönet/kap tutkularının bu kadar güçlü olmasına. Gerçi Fransa'ya özgü de değil ya bu durum. Lord of the rings. Baştan çıkarıyor yani. Hoşçakal,

     
  • At 4:42 PM, Anonymous Anonymous said…

    Merhaba Cenk,

    Türkiye'nin bu konuda yıllardır bir "inkar" politikası izlediği iddiası artık neredeyse bir "resmi tarih" olmuşken,meseleye dair gerçeklerin hem Ermeni uzmanlarca,hem de "demokrasi aşığı" ülkelerce,bizatihi kendi suçlarını örtbas etmek için,inkar edildiği artık ortaya çıkarılmalıdır.
    Bu çabaya katkıların için teşekkür ederim.

     
  • At 3:43 PM, Anonymous Anonymous said…

    Ermeni katliamları 1895 lerden 1915 e kadar uzanan bir süreçtir ama hernedense Ermenilerin Türklere yaptıklarndan bahsederken 1918 ve daha sonrasından bahsedilir.. bunda nasıl bir akıl va mantık var anlamak çok güç.. tarih kaydırma poltikası 40 yıldır iflas etti ama hâla bu taktik (içeride) kullanılıyor..

     

Post a Comment

<< Home