Gecmis - Gelecek

Paylasmak Guzeldir

Friday, December 15, 2006

Türkiye’nin Avrupa Birliği Yolculuğu

Türkiye’nin Avrupa Birliği serüveni tüm heyecanıyla sürüyor. Sürükleyici bir macera romanı gibi; her an yeni bir aksilik beklemenin karşı konulmaz heyecanı ve gerilimi ile!

Bu konuda çeşitli fikirler var tabii. Kimi Batıya her yaklaştığında Türkiye’nin birşeyler kaybettiğini örnekleriyle anlatıyor, kimi de Birlik üyeliğinin getirilerini ön plana çıkarıyor. Bir konu hakkındaki düşünceniz, o konuya nereden baktığınıza bağlıdır doğal olarak. Bugün üzerinde durmak istediğim nokta aslında hukuksal.

Avrupa Birliği ile Türkiye arasında bir anlaşma imzalanmış. Adı: Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu Arasında Bir Ortaklık Yaratan Anlaşma. 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmış. Anlaşma 4 Şubat 1964 tarih ve 397 sayılı yasa ile uygun bulunarak, 22 Ekim 1964 tarih ve 6/3820 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanmış, 20 Kasım 1964 tarih ve 6/3930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de 01 Aralık 1964 te yürürlüğe girmesi kararlaştırılmış

Bu anlaşmanın imzalanması ile aslında Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti arasında ortaklık kurulmuş oluyor. Yani bugün bir “ADAYLIK “ söz konusu olmamalı. 1963 yılında “ortak üye” olan Türkiye bugün nasıl “aday ülke” olabiliyor, doğrusu anlaşılır gibi değil. Demek ki hukuk da kime uygulandığına ve şartlara göre değişebiliyor.

Aslında bunun bizi şaşırtmaması gerekir. Uluslararası alanda hukuku güçlü olan ülkeler şekillendirmiyor mu? Kendini güçlü gören bazı ülkelerin gerektiğinde yine kendi koydukları uluslararası kuralları çiğnemekten çekinmediklerini görmüyor muyuz? Son yıllarda bütün bunlar gözümüzün önünde gerçekleşti. Türkiye’ye Kıbrıs’ta işgalcisiniz diyenler, özgürleştiriyoruz adı altıda başka ülkeleri işgal ettiler, Türkiye’yi soykırım ile suçlayanlar kendi geçmişleri önlerine getirilince “Babanın hatası için oğlu özür dilemez, bunlar eski işler” dediler ve kimse bir şey yapamadı. En azından şimdilik. Şimdilk, çünkü devletlerden bahsederken zaman kavramını farklı algılamak gerekir. Bize çok uzun gelen 20, 30, 50 yıl bir devletin varlık sürecinde oldukça küçük bir zaman dilimidir. Burada 600 700 yıllık süreler söz konusu. 200 yıl önce en güçlü konumda olan ülkelerin yeri bugün çok farklı. 200 yıl sonra ne olacağını da şimdiden bilmek mümkün değil.

Avrupa Birliğinin Türkiye ile ortaklık anlaşması imzaladığı dönemin şartları ile bugünün şartları çok farklı. O zaman iyi bir fikir olarak görülen Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği, zaman içinde bir kısım Avrupa ülkelerine o kadar da çekici görünmemeye başladı ki, altlarında imzaları olan anlaşma maddeleri ile sonuca bağlanmış hususları bile bugün tekrar pazarlık konusu yapıyorlar. Türkiye Avrupa Birliğini kime şikayet etse ki?

Aşağıda anlaşma maddelerinden bir iki örnek veriyorum ve yorumu size bırakıyorum. İlgilenenlere anlaşmanın tam metni için alt kısımda bir "link" verdim.

Sağlıcakla kalın,



**************************************

KISIM: I


Madde - 1.

Bu Antlaşma ile Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında bir Ortaklık kurulmuştur.



KISIM: II

Madde - 9.

Akit Taraflar, Anlaşma'nın uygulanma alanında, 8. maddenin uygulanması ile ilgili olarak ortaya konabilecek özel hükümler saklı kalmak üzere, uyrukluk dolayısıyla uygulanan her türlü ayrımın, Topluluğu kuran Anlaşmanın 7. maddesinde anılan ilke uyarınca yasak olduğunu kabul ederler.

Madde - 20.



Her üye Devlet ülkesinde ikamet edenler, Türkiye'nin başka bir üye Devlete veya üçüncü bir memlekete tanıdığı bütün kolaylıklardan, özellikle yabancı sermaye eylemi ile ilgili kambiyo ve vergi konularındaki kolaylıklardan yararlanırlar.





***************************************






Ankara Anlaşması